Milletlerarası Ticaret Odası Tahkim Kuralları uygulaması içinde doğup gelişen, ilk olarak 1922’de hazırlanan Kurallar m. 34’de yer alan ve 1955 yılında görev belgesi adını alan belge, tahkim yargılamasına sağladığı yarar sebebiyle birçok tahkim kurumu kurallarında ve milli hukuklarda düzenlenmiştir. Zira görev belgesi dava ve cevap dilekçeleri verildikten sonra hazırlanmakta, bu belgede tarafların iddia ve savunmaları net şekilde ortaya konulmakta, tahkim usulüne ilişkin konular görüşülüp karara bağlanmakta ve uyuşmazlığın doğru bir şekilde anlaşılmasına vesile olmaktadır. Bu açıdan hakem kararının iptali ve tenfizinin reddi olasılığını da azaltmaktadır.
Görev belgesinin tahkim yargılamasına çeşitli şekillerde etkisi vardır. İlki görev belgesini, tahkim anlaşmasının mevcut ve geçerliliği yönünde herhangi bir itirazda bulunmaksızın imzalayan tarafın, sonradan tahkim anlaşmasının bulunmadığı veya geçersiz olduğu gibi iddialarla hakem kararının iptalini talep edip edemeyeceğidir. Öğretide bir görüş, görev belgesini tahkim anlaşmasının bulunmadığı ya da geçersiz olduğu yönünde itirazda bulunmadan imzalayan tarafın, bu gerekçeye dayanarak hakem kararının iptalini talep etmesinin dürüstlük kuralına aykırılık oluşturacağını ileri sürmüştür. Aksi yöndeki diğer görüş ise görev belgesinin tahkim anlaşması yerine geçebilecek bir belge olmadığı gerekçesiyle, belgenin itiraz edilmeden imzalanması halinde tahkim anlaşmasının var ve geçerli olduğuna ilişkin bir sonuca varılamayacağını ifade etmiştir.
Görev belgesinin tahkim anlaşmasına etkisi noktasındaki ikinci husus tahkim anlaşmasında yer alan düzenlemelerle görev belgesindekilerin çelişmesi halinde bunlarda hangisinin esas alınması gerektiğine ilişkindir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 18.10.2006 tarihindeki kararında görev belgesinin yeni bir tahkim anlaşması anlamına gelmediğini ve bu sebeple de tahkim anlaşmasını değiştirme gücüne sahip olmadığını belirtmiştir. Yine, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 18.7.2007 tarihindeki kararında görev belgesinde yer alan ve tahkim şartındakilerle farklılık arz eden düzenlemelerin geçersiz olduğuna karar vermiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun bu iki kararı öğretide eleştirilmiştir. Yabancı yüksek mahkeme kararlarında da hem Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararlarıyla aynı yönde, hem aksi yönde kararlara rastlanmaktadır.
Tarafların görev belgesi ile tahkim anlaşmasında yer alan tahkim süresini değiştirmesinin, hakemlerin yetkisini genişletip daraltmasının, tahkim yargılamasında uygulanacak usul kurallarını yeniden belirlemesinin mümkün olup olmadığının tespit edilmesi oldukça büyük önem arz etmektedir. Zira tahkim anlaşmasının geçersiz olması, hakem kararının tahkim süresi içinde verilmemiş olması, hakem veya hakem kurulunun tahkim anlaşması dışında bir konuda karar vermesi veya istemin tamamı hakkında karar vermemesi ya da yetkisini aşması, tahkim yargılamasının usul açısından tarafların anlaşmasına uygun yürütülmemesi ve bu durumun kararın esasına etkili olması hakem kararının iptaline sebep olabilecek veya hakem kararının tenfizine engel oluşturabilecektir.