Yayınlar

Türkiye ve Çin Halk Cumhuriyeti Arasında İmzalanan Suçluların İadesi Antlaşması’nın Uygur Türkleri’ne Etkileri

Türkiye ile ÇHC arasındaki Türkiye – Çin Halk Cumhuriyeti Suçluların İadesi Antlaşması  13 Mayıs 2017 tarihinde Pekin’de imzalanmıştır. ÇHC Ulusal Halk Kongresi Antlaşma’yı 26 Aralık 2020’de onaylamıştır. Türkiye tarafında ise Cumhurbaşkanlığının 12 Nisan 2019 tarihli, Antlaşma’nın Anayasa’nın 90. maddesi uyarınca uygun bulunmasına dair TBMM’ye bildirimi üzerine, onaylanmasının uygun bulunduğuna dair kanun teklifi 26 Nisan 2019’da TBMM’ye sunulmuş fakat henüz onaylanmamıştır.

İade yükümlülüğü, iadesi mümkün olan suçlar, zorunlu ve takdiri ret nedenleri, geçici tutuklama, hızlandırılmış iade, kişinin ve eşyanın teslimi ile transit geçiş, iadede hususilik kuralı gibi konularda hükümler içeren Antlaşma 22 maddeden oluşmaktadır.

Türkiye ile ÇHC arasındaki İade Antlaşma’nın 1. maddesine göre imzacı Devletler “diğer Tarafın talebi üzerine, kendi ülkesinde bulunan kişileri, haklarında ceza soruşturması veya kovuşturması yürütmek ya da bir cezanın infazı amacıyla birbirlerine iade etmeyi taahhüt etmektedir”.

Antlaşmanın 3. maddesinde iadeyi reddetme gerekçeleri belirtilmiştir. Bunlardan bir tanesi de Talep Edilen Tarafın talepte bulunulan kişiye sığınma hakkı tanıdığı kanaatinde olması hali olarak ilk fıkrada belirtilmiştir.

01.01.2019 tarihinden önce ülkemize giriş yapan ve 24.01.2019 tarihinde toplanan İçişleri Bakanlığı Göç Kurulu’nun aldığı karara göre uzun dönem ikamet izni alan Uygur Türkü olan kişi 24.01.2019 tarihinde toplanan İçişleri Bakanlığı Göç Kurulu’nun aldığı karara göre Uygur Türkleri ve Ahıska Türkleri hakkında 6458 sayılı Kanun’un 43/2. Maddesine göre uzun dönem ikamet izni düzenlenmesine karar verilmiştir

Bu kişiler Antlaşma’daki şartlar oluşmuşsa ÇHC’ne iade edilebilme ihtimali taşımaktadır. Her ne kadar bu kişiler açısından YUKK m. 4 koruyucu bir hüküm olsa da ispat yükünün doğacak olması sebebiyle bir öngörülmezlik durumunun mevcut olduğu söylenebilecektir.