İmtiyazlı pay sahipleri özel kuruluna ilişkin TK 454/3’te belirtilen şartlara uyulmaması halinde özel kurul kararının alınmamış sayılacağı düzenlenmiştir. Anılan hüküm incelendiğinde, toplantı ve karar nisaplarına uyulmaması, tutanağın gerekçeli olarak düzenlenmemesi, tutanağın on gün içinde yönetim kuruluna teslim edilmemesi, özel kurulda olumsuz oy kullananların imzalarını içeren listenin ve TK m. 454/8’de yer alan davanın açılabilmesi için gerekli olan ortak tebligat adresinin yönetim kuruluna teslim edilmemesi, tutanağın tescil ve ilan edilmemesi hallerinin yer aldığı görülmektedir.
TK m. 454/3’te yer alan kararın alınmamış sayılması ifadesi ile özel kurul kararlarına karşı yaptırım öngörülmekle birlikte, bu hükümde belirtilen hallerde ortak bir yaptırıma başvurulamaz. Örneğin, toplantı ve karar nisaplarına uyulmaması halinde özel kurul kararının yokluğuna hükmedilmesi gerekirken, tutanağın gerekçeli olarak düzenlenmemesi halinde yokluktan söz edilmesi mümkün değildir. Bu nedenle ilgili hükümde yer alan her bir halin ayrı ayrı ele alınması gerekmektedir.
TK m. 454/3’te sayılan nedenlerle özel kurul kararının alınmamış sayılması oldukça ağır bir yaptırımdır. Asıl amacı imtiyazların korunması olan bir düzenlemede böyle bir sınırlamaya yer verilmesi isabetli değildir. Özellikle hükümde yer alan, ortak bir tebligat adresinin yönetim kuruluna verilmemesi, tutanağın gerekçeli olarak hazırlanmaması, tutanağın tescil ve ilan edilmemesi gibi hallerde özel kurul kararının alınmamış sayılacağını kabul etmek imtiyazlı pay sahiplerinin aleyhine bir sonuca yol açacaktır. En azından belirtilen hallerde örtülü boşluğun bulunduğu kabul edilmeli ve kararın alınmamış olduğu sonucuna varılmamalıdır. Bu durumda hâkimin MK 1’e göre boşluğu doldurması gerekir. Hâkim söz konusu örtülü boşluğu, amaca uygun bir şekilde sınırlamalıdır. Bu doğrultuda, özel kurul toplantısına ilişkin sürecin baştan başlatılması makul bir çözüm olarak kabul edilebilir.
Öte yandan, TK m. 454/5’te çağrı yapılmasına rağmen özel kurulun toplanamaması halinde genel kurul kararının onaylanmış sayılacağı açık bir şekilde belirtilmişken, üçüncü fıkrada böyle bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Bu da, kanun koyucunun üçüncü fıkrada belirtilen hallerde genel kurul kararının onaylanmış sayılmasını amaçlamadığını göstermektedir. Ayrıca, TK m. 454/3 hükmünün gerekçesinde yer alan “izleyen toplantılarda düşmeyen bu ağır nisaplarla” ifadesi de kanun koyucunun amacının tekrar bir özel kurul toplantısı yapılması yönünde olduğuna ilişkin görüşümüzü desteklemektedir.